Bağışıklık sistemimizi nasıl güçlendirebiliriz?
Hepimiz her gün bir yığın mikroba
maruz kalıyoruz. Ancak her mikrop bizi hasta edemiyor. Bazen bağışıklık
sistemimiz bizi bu mikroplara karşı korurken, bazen de yerle yeksan
olabiliyoruz. Bu durum, o dönem bağışıklık sistemimizin ne kadar güçlü
olduğuna bağlıdır.
Bağışıklık sistemimizi düşüren bir çok etken var. Sağlıksız beslenme, hava kirliliği, elektromanyetik kirlilik, gıdalarımızdaki ve deterjanlarımızdaki kimyasallar, stres vesaire. Özellikle büyük şehirlerde yaşayanların bunların çoğundan uzak durması ve bu etkenleri düzeltmeleri mümkün olamıyor.
Örneğin hava
kirliliğine karşı, tek başımıza ne yapabiliriz? Veya Japonya’da patlayan
nükleer santrale karşı kendimizi nasıl savunabiliriz? Ancak yine bile
yapabileceğimiz bir şey var : Bağışıklık sistemimizi güçlü tutmak.
Peki ama nasıl?
1) Öncelikle sağlıklı besleneceğiz.
Peki ama nasıl?
1) Öncelikle sağlıklı besleneceğiz.
a) Glisemik indeksi düşük beslenmeliyiz. Hasta hücreleri daha da
besleyecek şekerden uzak duracağız. Karatay Sağlıklı Beslenmesi ile bunu
kolaylıkla sağlayabiliriz.
b) Un ufak olmuş gıdalardan uzak
durmalıyız. Buğdayın un ufak olmuş hali olan unlu gıdalardan, meyvelerin
un ufak olmuş hali meyve sularından uzak durmalıyız. Bu gıdaların
sindirimi çok çabuk olur, hızla şekere dönüşüp kana karışır ve kan
şekerimizi yükseltir.
Çok çabuk da acıktırır. Oysa posası olan gıdaların
sindirimi uzun sürer. Uzun süre sindirim sistemimizde yol alır. Kan
şekerini yavaş yükseltir. Yavaş yükselen kan şekeri, yavaş düşer.
Hipoglisemiye girmeyiz. Çabuk acıktırmadığı için de sık sık yeme
ihtiyacımız olmaz, kilo almayız. Organlarımız yağlanmaz, metabolizma
dengesi bozulmaz.
c) Günde 2, en fazla 3 öğün yiyerek,
akşamları da yatmadan en az 4 saat önce yemeğimizi bitirerek,
vücudumuzun aralarda dinlenmesini ve leptin hormonu üreterek depo
yağları yakmasını sağlamalıyız.
ç) Bağışıklık sistemini
güçlendireceği düşünülerek, hastalara bolca pekmez ve bal verilir oysa
bu yanlıştır. Pekmez, meyvenin un ufak olmuş halinin bir de kaynatılarak
iyice şeker hale getirilmiş formudur. Un ufak olmuş ve kaynatılmış
meyvede artık bir fayda kalmadığı gibi, bolca bulunan fruktoz şekeri
karaciğeri yağlandırır, metabolizmanın dengesini bozar. Bal da
fruktozdur. Sağlıklı kişilerin, doğal balı sınırlı tüketmesi sıkıntı
yaratmayabilir ancak diyabet, kanser gibi hastalığı olanların baldaki
fruktoz şekerinden de uzak durması gerekmektedir.
d)
Gluten/gliyadin içeren her türlü tahıldan uzak durulmalıdır. Özellikle
bir hastalığını tedavi etmek isteyenlerin buğday veya bulguru dahi
tüketmemeleri veya sınırlı tüketmeleri önemlidir. Gluten, insanların
kolaylıkla sindiremediği, çoğu kişinin vücudunun kabul etmediği bir
protein grubudur. Sindirim rahatsızlıkları, alerjiler, kronik
hastalıklar hatta bazı psikolojik hastalıklar glutensiz diyetlerle
tedavi edilebilmektedir. Gluten, vücudu yorarak bağışıklık sisteminin
yükünü arttırır. Prof.Dr.Canan Karatay, bilinenin aksine pirinçte de
gluten olduğunu söyler.
e) Probiyotiklerin tüketimini
arttırmalıyız. Bunlar evde yapılan yoğurt, kefir, sirke, turşudur.
Bağışıklık sisteminin güçlü olması için bağırsak florasının sağlıklı
olması elzemdir. Bağırsaklarımızda faydalı mikroplar gibi zararlı
mikroplar da bulunmaktadır. Faydalı mikropların sayısını arttırmak
önemlidir. Bu sayede yediklerimizden alacağımız vitamin ve mineralleri
çok daha etkin bir şekilde alabiliriz.
f) Kemik suyu, paça
çorbası, işkembe çorbası gibi çorbaları sık sık tüketmeliyiz. Bu
çorbalar şifa deposudur. Yüksek kolajen içerirler.
g) Kavrulmamış kuruyemişleri bol bol tüketmeliyiz. Bunlardan
alacağımız vitamin ve mineraller oldukça fazladır. Canan Karatay’ın sık
sık tekrar ettiği sözü hatırlatalım : “Fındık fıstık çıtır çıtır, hem
kan yapar hem ısıtır.”
h) Trans yağlardan uzak durmalı,
sağlıklı yağları tüketmeliyiz. Sağlıklı yağlar; soğuk sıkım zeytinyağı,
doğal tereyağı, kuyruk yağı ve balık yağıdır. Bunların dışındaki
ayçiçek, mısır özü ve fındık yağının soğuk sıkım üretimi yaygın
değildir. Olsa dahi çok çabuk bozulurlar, trans yağa dönüşürler.
Prof.Dr.Canan Karatay, soğuk sıkım zeytinyağı için “anne sütü” der.
ı) Pakete girmiş, endüstri ürünü tüm gıdalardan uzak durmalıyız. Bu
gıdalarda vücudumuz için zehirli olan birçok kimyasal katkı maddesi
mevcuttur. Ayrıca trans yağ doludur.
i) Yemeklerimizde sağlıklı kaya tuzu kullanmalı, rafine tuzdan uzak durmalıyız.
j) Sebze ve meyveleri mevsiminde tüketmeliyiz. Doğal gıdalarla beslenmeliyiz.
k)
Bize alerji yapan şeyleri tespit etmeye çalışıp, bunlardan uzak
durmalıyız. Özellikle ciddi hastalikları olanların, mümkünse gıda
intoleransı testlerinden destek alması olumlu olacaktır. Alerjiler,
bağışıklık sistemini çok fazla meşgul eder ve diğer sorunlarla
ilgilenmesine fırsat bırakmaz.
l) Yemeklerimizi trans yağa
dönüşmeyecek şekilde ve kısık ateşte pişirmeliyiz. Izgara yaptığımız
gıdaları yakmamalı, yanık olan yerlerini yememeliyiz. Pişirirken ocaktan
alıp fırına sokmak gibi farklı pişirme yöntemlerini aynı yemek üzerinde
kullanmamalıyız.
m) Mutfağımızda kullandığımız tencere
tavalar, paslanmaz çelik, cam veya seramik olmalı, teflon/seramik
kaplama tencere tavalardan uzak durmalıyız. Ayrıca mikrodalga fırınları
da kullanmamalıyız.
n) Mümkünse damacana su yerine, arıtma suyu kullanmalıyız.
2) Çamaşır suyu gibi agresif ve koku yayan tüm kimyasal deterjanlardan uzak durmalıyız. Şampuanlar, diş macunları, çamaşır yumuşatıcıları, parfüm, saç boyası, makyaj malzemesi dahil kozmetikler bu kimyasallara dahildir. Bunların yerine karbonat, sirke, arap sabunu, beyaz/zeytinyağlı sabun rahatlıkla kullanılabilir. Saç boyası için de doğal kına tercih edilebilir.
3) Elektromanyetik kirlilik yaratan tüm cihazlardan ve ortamlardan uzak durmalıyız. Cep telefonları, Wi-Fi internet bağlantıları, saç kurutma makinaları bunlara dahildir. Hatta büyük alışveriş merkezlerinin her yerinde dolaşan metrelerce elektrik kabloları, alışveriş merkezlerinde çok fazla yorulmamızın sebebidir. Yüksek gerilim hatları da ciddi elektromanyetik kirlilik sebebidir. Hatta buralarda yaşayan hamilelerin çocuklarında doğumsal anomaliler görüldüğü çeşitli kaynaklarda yazmaktadır.
4) Düzenli uyku uyumalıyız. Uyumadan önce odalarımız havalandırılmalı ve yatağımız sıcak olmalıdır. Canan Karatay, yatağımıza gerçek yün battaniye serip üzerine pamuklu çarşaf sermemizi önermektedir. Hatta kemik ağrıları olanların gece sıcak su torbası ile yatmalarını ve özellikle kışın, gerçek yün içlik giymelerini öğütler.
2) Çamaşır suyu gibi agresif ve koku yayan tüm kimyasal deterjanlardan uzak durmalıyız. Şampuanlar, diş macunları, çamaşır yumuşatıcıları, parfüm, saç boyası, makyaj malzemesi dahil kozmetikler bu kimyasallara dahildir. Bunların yerine karbonat, sirke, arap sabunu, beyaz/zeytinyağlı sabun rahatlıkla kullanılabilir. Saç boyası için de doğal kına tercih edilebilir.
3) Elektromanyetik kirlilik yaratan tüm cihazlardan ve ortamlardan uzak durmalıyız. Cep telefonları, Wi-Fi internet bağlantıları, saç kurutma makinaları bunlara dahildir. Hatta büyük alışveriş merkezlerinin her yerinde dolaşan metrelerce elektrik kabloları, alışveriş merkezlerinde çok fazla yorulmamızın sebebidir. Yüksek gerilim hatları da ciddi elektromanyetik kirlilik sebebidir. Hatta buralarda yaşayan hamilelerin çocuklarında doğumsal anomaliler görüldüğü çeşitli kaynaklarda yazmaktadır.
4) Düzenli uyku uyumalıyız. Uyumadan önce odalarımız havalandırılmalı ve yatağımız sıcak olmalıdır. Canan Karatay, yatağımıza gerçek yün battaniye serip üzerine pamuklu çarşaf sermemizi önermektedir. Hatta kemik ağrıları olanların gece sıcak su torbası ile yatmalarını ve özellikle kışın, gerçek yün içlik giymelerini öğütler.
Uykularımız esnasında odamız zifiri
karanlık olmalıdır. Gerekirse göz bandı kullanılmalıdır. Bunun sebebi,
kansere karşı koruyucu olan melatonin hormonunun zifiri karanlıkta
salgılanıyor olmasıdır. Çocuklarımızı karanlıkta uyumaya alıştırmalı,
karanlıktan korkan çocukların uyuyana kadar ışıkta, uyuduktan sonra
karanlıkta uyumasını sağlamalıyız. Prizlerde gece boyunca yanan, ufak
şirin ışıkları kullanmamamız, yine bu sebeple önemlidir.
5) Evimizi sık sık havalandırmalı, evin badanasının, mobilyasının, mutfaktaki ocağın ürettiği kirli havanın dışarı çıkmasını sağlamalıyız. Unutulmamalı ki, evimizin havası, dışarının havasından çoğu zaman daha kirlidir. Varsa, alerjik öksürük, rinit, astım gibi hastalıklara sebep olan ve karaciğerimiz için zehirli badana küflerinden kesinlikle kurtulmalıyız.
6) Her gün mutlaka en az 20 dakika normal tempomuzda ve açık havada yürümeliyiz. Çok kilosu olanlar belli bir kilo verene kadar yürüyüşü erteleyebilirler ancak rahatladıkları kiloya geldiklerinde yürüyüşe başlamalılar.
7) Kendimizi stresten mümkün olabildiğince uzak tutmalıyız. Stres, bağışıklık sistemini çok çabuk düşüren önemli bir etkendir. Bu hayat koşullarında bazı stresleri engellemek mümkün olmasa da, en azından bizi mutsuz eden insanlardan uzak durup, bizi mutlu eden insanları çevremizde barındırmakla başlayabiliriz. Kendimize hobiler edinip, sevdiğimiz müzikleri dinleyerek mutlu olduğumuz anları çoğaltmalıyız.
8) Tüm bu önlemlerle birlikte, bağışıklık sistemini güçlü tutmak adına Prof.Dr.Canan Karatay’ın üzerinde önemle durduğu doğru vücut değerleri şöyledir :
5) Evimizi sık sık havalandırmalı, evin badanasının, mobilyasının, mutfaktaki ocağın ürettiği kirli havanın dışarı çıkmasını sağlamalıyız. Unutulmamalı ki, evimizin havası, dışarının havasından çoğu zaman daha kirlidir. Varsa, alerjik öksürük, rinit, astım gibi hastalıklara sebep olan ve karaciğerimiz için zehirli badana küflerinden kesinlikle kurtulmalıyız.
6) Her gün mutlaka en az 20 dakika normal tempomuzda ve açık havada yürümeliyiz. Çok kilosu olanlar belli bir kilo verene kadar yürüyüşü erteleyebilirler ancak rahatladıkları kiloya geldiklerinde yürüyüşe başlamalılar.
7) Kendimizi stresten mümkün olabildiğince uzak tutmalıyız. Stres, bağışıklık sistemini çok çabuk düşüren önemli bir etkendir. Bu hayat koşullarında bazı stresleri engellemek mümkün olmasa da, en azından bizi mutsuz eden insanlardan uzak durup, bizi mutlu eden insanları çevremizde barındırmakla başlayabiliriz. Kendimize hobiler edinip, sevdiğimiz müzikleri dinleyerek mutlu olduğumuz anları çoğaltmalıyız.
8) Tüm bu önlemlerle birlikte, bağışıklık sistemini güçlü tutmak adına Prof.Dr.Canan Karatay’ın üzerinde önemle durduğu doğru vücut değerleri şöyledir :
* İnsülin : 5’in altında olmalı
* D vitamini : 80 hatta 100 ng/ml’nin üstünde olmalı. Kanser gibi ciddi hastalıkları olanların 150 ng/ml üstüne çıkması gerektiğini söyler.
* B12 vitamini : 800-1000 pg/ml aralığında, hatta kanser gibi hastalıkları olanların 1000 pg/ml’nin de üzerinde olması gerektiğini belirtir.
Demir, magnezyum, potasyum, sodyum gibi vücudumuzun dengesi için önemli minerallerin de dengeli olmasıyla birlikte bağışıklık sistemimiz güçlü ve sağlıklı bir şekilde bizi hastalıklara karşı koruyacaktır.
Çevremizde hastalık yapıcı her etkene karşı durmak mümkün değildir. Ancak bağışıklık sistemimizi güçlü tuttuğumuz sürece, mümkün olduğunca hastalanmaz, hasta olsak dahi hafif atlatabiliriz.
Yukarıda bahsi geçen önlemlerin hepsini, bir anda uygulamak elbette mümkün değildir. Bu bir yaşam şeklidir ve zamanla oturur. Şartlarımızda göre, hepsini yapabilmek de mümkün olmayabilir. Ancak bir kısmını dahi yapmak büyük fark yaratacaktır.
* D vitamini : 80 hatta 100 ng/ml’nin üstünde olmalı. Kanser gibi ciddi hastalıkları olanların 150 ng/ml üstüne çıkması gerektiğini söyler.
* B12 vitamini : 800-1000 pg/ml aralığında, hatta kanser gibi hastalıkları olanların 1000 pg/ml’nin de üzerinde olması gerektiğini belirtir.
Demir, magnezyum, potasyum, sodyum gibi vücudumuzun dengesi için önemli minerallerin de dengeli olmasıyla birlikte bağışıklık sistemimiz güçlü ve sağlıklı bir şekilde bizi hastalıklara karşı koruyacaktır.
Çevremizde hastalık yapıcı her etkene karşı durmak mümkün değildir. Ancak bağışıklık sistemimizi güçlü tuttuğumuz sürece, mümkün olduğunca hastalanmaz, hasta olsak dahi hafif atlatabiliriz.
Yukarıda bahsi geçen önlemlerin hepsini, bir anda uygulamak elbette mümkün değildir. Bu bir yaşam şeklidir ve zamanla oturur. Şartlarımızda göre, hepsini yapabilmek de mümkün olmayabilir. Ancak bir kısmını dahi yapmak büyük fark yaratacaktır.
0 Yorumlar
Mucize iksirler bloğumuzda Uzmanların tariflerini sizlerle paylaşıyoruz. Uzmanların sitemizle hiçbir bağlantıları yoktur.